Allame Fâkih
Karınca Süleymanlık dilerse, hor görme hürmetine bak...

soru işareti

By esinti
Tırnakları ısırmak ağlamayı önler mi?
Ağlarken dudaklar niye titrer ki?
Ramazanda dükkanlar neden erken kapanır?
İstanbul’da hiç mi bitter çukulata kalmadı sanki?
Hem ağlamak utanılacak bir şey değil ki!
Neden her işimizi kendimizin yapmak zorundayız?
Kimseden kimseye faydanın olmadığı gün bugün mü yoksa?
Gözyaşı neden tuzlu?
Yazmak konuşmak yerine geçer mi?
Konuşmak neye yarar ki?
Neden annem yanımda değil?
Neden annem yanımda değil?
İstanbul’da Eylül’ü çok seviyorum,
Neden sonbahar bu kadar güzel ve acı?
Her ağladığımda burnum akmak zorunda mı?
Rüzgar annemin saçlarını da böyle okşamış mıdır hiç?
Rüzgar saçları hep anne gibi mi okşar?
Bu gece İstanbul’da kimler ağlıyor acaba?
Rüzgar ağlıyor, ben ağlıyorum
Yağmur ağlıyor, ben ağlıyorum

10 Eylül 2008
22:29
 

3 comments so far.

  1. es 12 Eylül 2008 14:12
    dokunamıyor insan hıçkırık kokan satırlara!
  2. tazzz 2 Şubat 2009 06:00
    çok duygulu ve harika bir yazı..biliyor musunuz ben istanbula anladığım kadariyle sizin gibi aşık bir insanım.ama yaşım yüzünden istanbula gidemiyorum.ben ağlıyor muyum?hiç bir mutluluk kaynağınız yoksa istanbulu düşünerek mutlu olun.:)
  3. murat 14 Nisan 2010 14:52
    vay esinti vay... tefkirle karşılıklı düet yapıyorsunuz. bende kendi kendime bu yazıyı bir yerde okudum, diyordum.

Something to say?