Kadın ve Çalışmak

Benden iki yaş küçük aynı okulu paylaştığım bir arkadaşımla kadının çalışması meselesi üzerine konuştuk bugün. Babası doktor ve annesi diş hekimi. Ben genellikle kadının asli görevleri ve tali görevler arasındaki ayırımı iyi yapmanın ve hayatı bu ayrımı baz alarak şekillendirmenin önemi üzerinde durdum. Kadınlar aslında kendilerine ait olmayan sorumlulukları toplumun da etkisinde kalarak asli görevleriymiş gibi üstleniyorlar ve bütün enerji ve zamanlarını bunlara ayırmaktan asıl yapılması gerekenleri ihmal ediyorlar dedim. O, asıl yapılması gerekenin ne olduğunu ve bu sonuca nasıl ulaştığımı sordu.
Dedim ki: Allah’ın kadına ve erkeğe verdiği görevler farklı farklıdır. Temelde düzenin sağlanabilmesi ve sağlıklı ailelerin oluşabilmesi için herkesin kendi görevin, en iyi şekilde yapması gerekir. Bu bütün kurumlarda böyledir. Allah’ın Kur’an‘da kadın ve erkeğe biçtiği rollere bakarsak görürüz ki Allah erkekleri fiziki koşullara daha dayanıklı, daha soğukkanlı, daha dirayetli …vb. özelliklerle donatmış ve bunun sonucu olarak da erkeğe dışarıda çalışıp evin geçimini sağlamak için gerekli geliri temin etme sorumluluğunu vermiştir.(Kadın ve erkek bütün mü’minlerin yapmak zorunda oldukları tebliğ,okumak, ilim.. gibi ortak sorumluluklara ek olarak). Kadınları ise daha merhametli, daha yumuşak, el becerileri daha iyi…vb. özelliklerle donatmış ve bunun sonucu olarak da kadına aile içi düzeni sağlama, evin işleriyle meşgul olma ve yeni nesli yetiştirme gibi çok önemli görevler vermiştir. Fakat bugün kadınlar gönüllü olarak kendilerine ait olmayan sorumlulukların altına giriyorlar ve asıl görevlerini göz ardı edebiliyorlar ya da tali unsurların peşinde koşmaktan asıl işlerini yapmaya ayıracak vakit ve enerji bulamıyorlar. Hem yorucu iş ortamında çalışıp, hem anne olmanın, hem eş olmanın, hem ilmle uğraşmanın yorgunluğuyla kadın, birazda son dönem söylemlerinin etkisinde kalarak özgürleşmek adına kendi eliyle kendini sisteme köle ediyor, dedim.
Arkadaşım dinledi ve dedi ki: “Peki ya eğer kadın bütün bunların farkındaysa ve gerçekten çalışmak zorundaysa ne yapmalı? Biz yedi kişilik bir aileyiz kardeşlerimin ve benim okul masraflarımı ve ailenin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya babamın maaşı yetmiyor ve annem çalışmak zorunda. Özel hastanede çalıştığı için babamdan daha fazla mesai yapıyor ve diş hekimi olduğu için tüm gün ayakta çalışıyor. Buna rağmen eve geldiğinde tüm evin işlerini yapıyor ve kardeşlerimle ilgilenmeye çalışıyor. İki yılda çöktü annem, bir gün yığılıp kalacak diye çok korkuyorum. Onun çalışmasını istemediğim için kaç defa işe gitmesin diye ağladım. Gelir sorunumuz olmasa O da kesinlikle çalışmak istemediğini söylüyor. Babam aslında çok anlayışlı, hiç despot olmayan bir adamdır. Annemin ondan daha çok yorulduğunu ve çalışmak zorunda olduğunu biliyor ama ev işlerinde anneme hiç yardım etmiyor. Babamın daha bir kere dahi bulaşık yıkadığını görmedim. Annem babamın sorumluluğu olan geçim konusunda onun yükünün yarısını üstleniyor fakat babam, ev işleri yapmanın yalnızca annemin görevi olduğu kanaatinde. Gerçek hayatta her şey söylediğin gibi değil Esranur abla, pek çok kadın gerçekten mecbur olduğu için çalışmak zorunda.”
Hakılsın dedim. Beklide annelerin çalışmadığı ortamlarda büyüdüğümüz ve gözlemlerimizi bu çevrede yaptığımız için vakıanın bu yönünü kaçırmışız. Peki dedi o halde şimdi annem çalışmak uğruna asli görevlerini göz ardı eden sistemin de aslında tam da oluşturmak istediği kadın tipine örnek mi teşkil ediyor?
Durum şu ki Allah’ın yüklediği sorumluluklar ile bu çağda ve toplumda yaşamanın verdiği “zorunluluklar” çatışır durumda. Kadını özgürleştirmek ve hak ettiği gerçek yere oturtmak için yapılanlar düşünmeden bu zorunlulukları kadını üzerine yükledi de yükledi. Modern dönem müslüman kadını tam bir kıskaç altında şimdi. Bir dönem dışarı çıkmanın yolarını arayan kadın, şimdi istese de eve dönemiyor. Erkekler için sorun yok; çünkü onlar her zamanki fetva makamından seyir halindeler. Halbuki kadının bu noktaya getirilmesindeki etkin konumları bu durumun giderilmesinde de etkili olabilir.
Öncelikle erkekler ailenin geçiminden yalnızca kendilerinin sorumlu olduğunu, kadının bu konuda hiçbir zorunluluğunun olmadığını, eğer kadın çalışıyorsa erkeğin yükünü paylaştığını ve dengenin korunabilmesi için onun da kadının görevlerini paylaşması gerektiğini kabul etmeliler. Erkekler kadınların çalışmak zorunda olduklarını düşündüklerinden (bazı kadınlar da öyle olduğunu sanır) sanki kadın, olması gerekeni yapıyormuş gibi kendilerini ona yardım etmek zorunda hissetmezler. Örneğin canım arkadaşım senin babanın durumu da böyle; annenin ne kadar çalıştığını ve yorulduğunu bildiği halde –yumuşak huylu bir insan olmasına rağmen- eve geldiğinde yemek ve ev işleri yapmanın onun görevi olduğunu düşünüyor. Eğer annenin çalışmasını eşinin kendi yükünü hafifletme çabası olarak yorumlasaydı/algılasaydı o da annenin işlerine yardım etmede kendini zorunlu hissedebilirdi. Ya da en azından bu konuda ona bir yardımcı temin ederdi.
Her zaman olduğu gibi mesele yine zihniyet meselesi. Belki doğru anlayışı zihinlere yerleştirebilirsek çağımızda müslüman kadın olarak yaşamak daha da kolaylaşabilir. Bu bilinci uyandırabilmek için öncelikle bizim günümüz kadınına -kendisi hiç farklında olmadan- dayatılan özgürlük, eşitlik, feminizm, hakkını arama, modern toplumda yerini alma… vb. safsata söylemlerin etkisinden kendimizi korumamız gerekir. Çünkü biz Kur’an’dan ve Asr-ı Saadetten biliyoruz ki kadına hak ettiği değeri ve özgürlüğü –sırtından bir çıkar sağlama amacı gütmeden- gerçek manada veren tek sistem doğru anlaşılmış bir islamdır.
Rabbim uyanık olmayı, uyanık kalmayı ve baş edebilmeyi nasip etsin!
27.06.08
Esranur DENİZ.